30 Mart 2016 Çarşamba

İZLEYİŞ



İZLEYİŞ

Karamsar ama aynı zamanda sevinçle doluyum. Basit ama karmaşık. Mutlu ama tedirgin.  Korkularım umutlarıma karışıyor. Huzurluyum ama endişeli. Yani, tam bir karmaşa içindeyim. Geleceğe merak duyuyorum. Annemi daha çok anımsıyor ve anlıyorum. Merak ettiğim, yalnızca ondan öğrenebileceğim binlerce şey kafamı kurcalıyor. Çelişkiler, hüzünler, coşkular ve mutluluklar. Hepsi bir tepside önümde duruyor. Ah! Annem sadece bir telefon kadar uzak olsaydı. Bebeğimde ondan bir şeyler bulmak umudu merakımı yeşertiyor.  Yokluğundan mıdır bilmem, Sezen Aksu’nun şarkısı geliyor aklıma; içimdeki çocuğa sarıldım. Bana insanı anlatır…
Son zamanlarda odam sadece bir yatak. Yatak üçe bölünmüş. Bir tarafta not defterlerim ve kitaplarım. Onun hemen yanında yatacağım bölüm; yorgun ve uykusuz başımın kabarık yastığı kocaman bir bulut gibi yarısını kaplıyor.  Üçüncü bölümde, giysiler dizili boy boy. Hayat kadar buruşuk.  Ütülenmeyi bekleyen bebek mendilleri. Uçları rengarenk öncelikli sevgi bekleyenlerin. Çok da büyük değil odam. Sevgi, uyku ve ay ışığına yer var hepsi bu.
Bir çift göz hareket ediyor üzerimde. Bir sağa bir sola bakıyorlar uysalca. Sanki bir şey izler gibi; yok hayır beni okur gibi. Hayatı bir seferde emecek gibi öyle güçlü çekiyor sütü. O gözler işte benim hayatım. Ben de eğilmiş huşuyla izliyorum.